İkinci el araç piyasasında aynı yaş, kilometre ve donanıma sahip iki araç arasında ciddi fiyat farkları olabilir. Bu farkın ardında çoğu zaman marka algısı yatar. Peki, marka algısı gerçekten araç değerleme sürecinde bu kadar etkili mi? Yoksa bu sadece psikolojik bir tercih mi?
Bu yazıda, araç değerleme sürecinde marka algısının fiyatlara olan etkisini detaylı bir şekilde analiz edeceğiz. Aynı segmentteki farklı markaların neden farklı fiyatlara sahip olduğunu ve bu durumun algoritmik sistemlerde nasıl işlendiğini birlikte inceleyelim.
Marka algısı, tüketicilerin bir marka hakkında sahip olduğu genel izlenimdir. Otomobil sektöründe bu izlenim;
Dayanıklılık
İtibar
İkinci el değeri
Servis maliyetleri
Parça bulunabilirliği
Yakıt tüketimi
Güvenlik gibi kriterlerle şekillenir.
Birçok tüketici, belirli markaları daha kaliteli, sorunsuz veya prestijli olarak değerlendirir. İşte bu algı, araç değerleme sürecinde doğrudan fiyatlara yansır.
Örnek:
2018 model, 100.000 km’de, dizel, otomatik bir sedan araç düşünelim.
Volkswagen Passat: 1.050.000 TL
Peugeot 508: 950.000 TL
Renault Talisman: 890.000 TL
Teknik özellikler büyük oranda benzer olmasına rağmen fiyat farkı markadan kaynaklanır. Çünkü Passat yıllardır dayanıklılık, prestij ve satış sonrası hizmetlerde güçlü bir marka algısına sahiptir. Bu da hem alıcıyı etkiler hem de değerleme algoritmalarını yönlendirir.
Modern araç değerleme sistemleri, sadece teknik verilere değil, marka ile ilgili piyasa davranışlarına da dikkat eder:
Aynı modelin ortalama ilan fiyatı
Satış süresi (ilanda kalma süresi)
Kullanıcı talepleri (arama hacmi)
Sigorta/kasko primleri
Servis maliyeti istatistikleri
Bu veriler, her markaya özel dinamik değerleme formüllerinin oluşmasına neden olur. Yani sistemler bile marka algısını “ölçülebilir veri” olarak tanır.
Tüketici, araç almadan önce genellikle şu soruları sorar:
Bu araç satıldığında tekrar alıcı bulabilir miyim?
Parçası pahalı mı?
Servisi yaygın mı?
Prestijli bir model mi?
Bu soruların cevapları marka algısıyla doğrudan bağlantılıdır. Alıcı nezdinde güçlü bir marka, riski azaltır, bu da ikinci el değerini artırır.
Evet. Profesyonel araç değerleme raporlarında:
Aynı yaş, km ve donanımda olan farklı markalara ait araçların piyasa değerleri karşılaştırmalı olarak gösterilir.
Değerleme sistemleri, sadece araçtan değil, markadan kaynaklı farkları da yansıtır.
Özellikle premium markalar (BMW, Audi, Mercedes) çoğu zaman segmentin ortalamasının üzerinde fiyatlanır.
Prestijli bir markanız varsa, yetkili servis geçmişiyle bu güveni destekleyin. Değerleme sürecinde bu, puan yükseltici bir etkendir.
Lüks bir markaya agresif egzoz, jant, yazılım modifikasyonları yapılmışsa, marka değer algısı zarar görebilir.
Online platformlarda markanızla ilgili olumlu kullanıcı yorumlarını ve güven algısını ilan açıklamalarınızda vurgulayın.
Marka | Ortalama 2021 Model Fiyatı | Aynı Segment Alternatif |
---|---|---|
Volkswagen Golf | 1.150.000 TL | Kia Ceed (1.030.000 TL) |
BMW 320i | 1.900.000 TL | Opel Insignia (1.480.000 TL) |
Toyota Corolla | 1.050.000 TL | Fiat Egea (880.000 TL) |
Bu tablo, markanın değerleme üzerindeki etkisini açıkça ortaya koyar.
Araç değerleme süreci teknik bir analiz gibi görünse de, markanın piyasa algısı bu süreci doğrudan etkiler. Güçlü marka imajına sahip araçlar, aynı segmentteki diğer modellere kıyasla daha yüksek fiyata alıcı bulur. Alıcı psikolojisi, servis geçmişi, ikinci el talep hacmi gibi faktörler, algoritmalara doğrudan veri olarak yansır.
Eğer prestijli bir markaya sahipseniz, bu avantajı ilanlarınızda mutlaka vurgulayın. Eğer daha az bilinen bir markaya sahipseniz, bakımla, belgelerle ve temiz kullanım geçmişiyle bu açığı kapatmanız mümkündür.
Çekinmeden Bize Ulaşın